SOHBET FUNDAMENTALS EXPLAINED

sohbet Fundamentals Explained

sohbet Fundamentals Explained

Blog Article

Soldaki Minareli ve çift avlulu yapı ile fotoğrafın ön strategyında görünen ikişer pencereli çıkmalı yapı, devamındaki duvar ve en sağdaki kubbeli yapı ilk iki fotoğrafta da görülebiliyor ancak büyük bir bahçe içerisindeki kırma çatılı tek katlı ve yedi pencereli büyük yapı diğer iki fotoğrafta görülmüyor. Fotoğrafın ortasındaki kubbeli yapıdan soldaki minareli ve avlulu yapıya kadar olan binalar topluluğu aslında III. Murad zamanındaki dönemin toprak sahiplerinin, vergi yükümlülerinin kaydedildiği tahrir defterine göre Büyük Selçuklu veziri Nizâmülmülk’ün advertisementıyla anılan Merkezi ve en büyüğü Bağdat’ta olan Konya Nizamiye Medresesidir. Nizamiye Medreseleri, genel olarak din, hukuk ve dil öğretimi yapan ve islam dünyasının her tarafından gelen birçok öğrenciyi Sünnî inançlarına göre yetiştirerek, Şiî propogandaları ve faaliyetlerinin önlenmesinde, mezhepler arasında dayanışma sağlanmasında, toplumda ortak düşünce ve emellerin güçlenmesinde, Selçuklu devlet adamlarının yetiştirilmesinde önemli katkıları olmuş Yüksek Öğretim Kurumlarıdır.

Türbe halk arasında Nalıncı Baba Tekkesi olarak ünlenmiş, son dönemlerde mescit olarak kullanılmıştı. Türbe, 1928 yılında Rehber-i Hürriyet İlkokulu ile birlikte yıktırılmış, Maarif Evleri ile okul arasında daha önce açılmış olan Muammeriye Caddesi Yusuf Şar Konağına kadar genişletilerek Mevlana Türbesi istikametinde, doğuya Hüküsatisfied Meydanı’na doğru iki şeritli ve ortası refüjlü Hükümet Bulvarı olarak yeniden düzenlenmişti.

Büyük kafile şehire doğru yol aldı. Şehrin giriş yerinde büyük bir tak yapılmıştı. Bu ancak sevilen kimselere yapılan bir gösteridir. 

1951 yılında ailem ile birlikte geldiği Konya’da gelin olarak bıraktığımız, hayatının son 67 yılına Konya’da geçiren, bir anlamda artık Konya’lı olan sevgili ablam Birand Tonguç, benim Konya üzerine hatırlayamadıklarımı bana anlatan bilgi dağarcığımdır, sık sık onun bilgisine danışırım, o da hala zehir gibi olan o şahane hafızası ile bana hatırladıklarını bir bir anlatır. Bu ikiz evleri sorduğumda verdiği bilgi ise, bu evin Giritli Eczacı Mustafa Cevdet ve iki kız kardeşine ait olduğu yönünde. Konya'nın en yaşlı ve en eski eczanesinin sahibi Girit’in Hanya şehrinde 1885 yılında dünyaya gelen Eczacı Mustafa Cevdet Yarsal, 26 Kasım 1966 tarihinde vefatından altı ay öncesine kadar sahibi olduğu Sıhhat Eczanesi’nin başında gömleği sırtında büyük bir vazife duygusu ve sorumluluğu ile mesleğini icra etmiş Konya’da sevilen bir insanmış.

Konya şehri en büyük fedakârlığını Büyük Taarruz esnasında yapmıştı. Büyük Taarruz sırasında Konya’ya gönderilen yaralı gazilere Konyalılar şevk ve heyecanla gardenıma koştmuşlardı. İlk yaralı website gaziler 28 Ağustos’ta Konya’ya gönderilmiş, bunu haber alan halk istasyona koşmuş ve gazileri coşku ile karşılamışlardı. Yaralıların hastanelere taşınması için Eskişehir Otomobil Fabrikası bir otomobil, Tramvay Şirketi de bir tramvay ve arabacılar da arabalarını tahsis etmişlerdi.

Fotoğraf 33A ve B’de Cumhuriyet Meydanı’nda bu parke taşı kaplama faaliyetinin işareti olarak Onuncu Yıl Anıtının soluna doğru alanın o kısmında yığılı parke taşları görülebilmektedir, bu da fotoğrafların 1939 yılına ait olduğunun işaretidir.

“Mahalle mektebinde elifba diyerek, Mıhçızade hocanın önünde diz çöküp, bir yıl kadar okuduk okumadık, Cumhuriyet hocası geldi. Güzel kılık kıyafetli bir hocaydı. İkinci sınıftayken, 1921-1922 yıllarında Rehber-i Hürriyet Okulu’nda eğitimimize devam ettik.”

kursu açılmış ve gazetelerde çAlright öncesinden bunun duyurusu yapılmış, Muallimler Birliği, Cumhuriyet

Osmanlı Devleti’ne karşı tüm bu cemaatlerden onların dinî liderleri sorumluydu. Vergilerini bu dinî liderler toplar, kendi aralarındaki adlî sorunlarını ise kendi mahkemelerinde çözüme kavuştururlardı. Tüm dinler ve cemaatler dil ve din serbestisine tabii ve iktisadî yaşamlarında bağımsızlardı, Helloçbir şekilde Osmanlı Devleti’nin müdahalesi söz konusu olmamıştı.

Baştaki iki resimden biraz daha eski olan yukarıdaki fotoğrafta (4) aynı bölgenin biraz daha eski zamanı görülebilmektedir. 1898 öncesi olmalıdır, zira Şerafettin Camii’nin önünde Kanuni Sultan Süleyman zamanında yapılmış olan 9 kubbeli Konya Bedesteni henüz ayaktadır.

remember to report illustrations to get edited or not to be shown. probably delicate, inappropriate or colloquial translations are frequently marked in pink or in orange.

Medreseler genellikle yaptıranın adı ile veya sonradan burada müderrislik yapanın advertı veya ünvanıyla anıldığından, bu medrese de müderrislerinden birine izafeten Kazanlı Medrese advertisementıyla anılmıştır.

1953 yılında Belediye, bir dönem Konya Belediye Başkanlığı da yapmış olan Konya’lı eğitimci, yazar, gazeteci ve siyasetçi Mehmet Muhlis Koner (1886-1957), asıl adı Mustafa İzzet Baki olan edebiyat tarihçisi ve çevirmen Abdülbaki Gölpınarlı’nın (1900-1982) da dahil olduğu bir komisyon kurulmuş ve “Marac’el Bahreyn”in yerini belirlemek advertisementına bir anıt hazırlanmasına çalışmışlardı. Komisyon bir kitabe hazırlarken Konya’da Atatürk Anıtı kaidesi dahil bir çok eseri bulunan Mimar Muzaffer Bey’in oğlu Yüksek Mimar Ali Mukadder Çizer de bir proje hazırlamıştı. Ancak hazırlanıp, o dönemin Belediye Başkanı Mehmet Rüştü Özal’a verilen dosya rafa kalkmış, proje ödenek yokluğu nedeniyle gerçekleşememişti. Abdülbaki Gölpınarlı’nın eski türkçe harfler ile hazırladığı kitabenin metni şöyleydi;

1990 yılından itibaren Konya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu binası olarak kullanılmaktadır.

Report this page